Gecikmiş Bir Yazı
Gecikmiş Bir Yazı
GECİKMİŞ BİR YAZI
Atatürk’ün Trabzon’a gelişinin 68. yıldönümünde Trabzon Belediyesi’nin, Trabzon’da çıkmakta olan Kıyı dergisiyle birlikte düzenlediği “ Atatürk ve Dil Devrimi “ adlı konferansı Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde izledik. Trabzon Belediyesi’nin küçük salonunda izleyicilerin arasında kendi alanlarında uzmanların bulunmaları konferansa verilen önemi gösteriyordu.
Trabzon Belediyesi’nin Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde 17 Eylül 1992 günü, sat 16 . 00 ‘da Türk Dili dergisi yazarlarından – şimdi ABECE dergisi yazı işleri müdürü – Osman Bolulu’nun Türk dili üzerine söyleyeceklerini dinlemek için Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’ne erkenden geldim.
Trabzon’un eski cezaevi onarılıp düzenlendikten sonra sanat olaylarının sergilendiği güzel bir alan oldu. Trabzon Belediyesi’nin ilk başkanının da adını alarak Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi olan bu salonumuzun bahçesinde tanıdık sanatçılar kümeleşmiş konuşuyorlar. Seviniyorum onları görünce.
Cezaevinden dönüştürülen sanat merkezi dününü unutturmaya çalışıyor. Yazarlar, ozanlar, dilciler artık güzelliklerden konuşuyorlar sanat merkezinin bahçesinde.
İşte, sevgili öğretmenim, Türkçenin yaratıcılarından Rasim Şimşek; doktorluğunu unutturmadan ozanlığını gündemde tutan, Trabzon’un sanat yaşamına ürünleriyle, görüşleriyle katkıda bulunan Dr . Ozan Gündoğdu Sanımer; belgeliğiyle Türkiye’de adını duyurmuş, yüreği temiz bir ağabeyimiz Arslan Pulathaneli; Trabzon’un yaşayan yakın tarihi, güçlü belleğiyle dünü günümüze getiren örnek bir büyüğümüz Şevket Çulha; halkbilimi alanındaki yazıları ve incelemeleriyle tanınan, grafik çalışmalarıyla ödüller alan bir sanat adamımız Mustafa Reşat Sümerkan; öğretmenliği boyunca Türkçeyi bilinçle uygulayan seçkin bir Türkçe öğretmeni Emin Özterzi; Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, yazar, gazeteci Ömer Güner. Evet, Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi ilk kez tanık oluyordu böylesi uzman izleyicilere.
Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nin bahçesinde dostlarla söyleşirken Ozan Ahmet Özer konferansın başlayacağını haber veriyor. Sanatçılarla, sanatseverlerle birlikte salondayız. Aramızda Osman Bolulu. Ozan Ahmet Özer, konferansın nasıl düzenlendiğini özetledikten sonra Kıyı dergisinin açtığı, Nabi Üçüncüoğlu Şiir Yarışması’nı kazanan dilci, ozan Osman Bolulu’ya sözü bırakıyor.
Türk Dili Dergisi’nde Türkçeyi konu edinen yazılarını anımsıyorum. Önemli konulara parmak basarak tartışma açan Osman Bolulu’nun yazıları gözümün önünde işte:
İlgeç ve Bağlaçlar ,
Türkçede Pekiştirme ,
Türkçede Eklerin Önemi,
Çatı Kavramı, Anlatım Bozuklukları,
Türkçede Eylemin ve Gerçekleştiricisinin Özellikleri
Tüm bunlar , Osman Bolulu’nun Türk Dili Dergisi’nde yer alan yazılarının başlıklarından birkaçı. Başlıkları görünce Osman Bolulu’nun nelerle uğraştığını anlamak zor değil!
Osman Bolulu’yu, konferansından bir gün önce Trabzon Öğretmenevi’nde tanıdım. Sonra uzun uzun konuşuyoruz Türkçe üzerine. Seviyor muyuz ne birbirimizi! Türkçe üzerine söz açılınca 63’lük delikanlının sözü daha bir güzel oluyor; konuşmaktan, tartışmaktan yorulmuyor .
Osman Bolulu, konferansında dilimizin dününü, bugününü ve geleceğini ele alarak kendine özgü anlatımıyla sunarken alçakgönüllülüğü elden bırakmadı.
Bolulu, dilin saf olamayacağını, diller arasında sözcük alışverişinin kaçınılmazlığını belirtti. Böyle olmasına karşın, Türkçeye sahip çıkılıp işlenmesi gerektiğini savsaklanamaz bir görev olarak vurguladı. Dilin gelişiminde yazarların, ozanların önemli görevler üstlendiğini de dile getirdi.
Ozan Ahmet Özer, Kıyı dergisinin açtığı Nabi Üçüncüoğlu Şiir Yarışması’nın sonuçlarını duyurduğunda “Atatürk ve Dil Devrimi ” konferansı şenliğe dönüştü .
Birinciliğe Osman Bolulu, Yurt Boyu Sevişmek, Taşın İyisi şiir kitaplarıyla;
İkinciliğe Abdülkadir Paksoy, Usulca adlı şiir kitabıyla;
Üçüncülüğe ise, Ali Coşkun Hirik, Ay Ülkesinde Dolaşan Sözler adlı şiir kitabıyla seçildiler.
İşte, Ozan Ahmet Özer’in bu açıklamasından sonra şenlik başladı. Osman Bolulu’nun birincilik anmaklığını Arslan Pulathaneli verdi. Bolulu, anmaklığını aldıktan sonra anlamlı sözler söyledi:
“ Sayın Pulathaneli’nin ünlü kitaplığını bir gün önce görme şansına kavuştum. Pulathaneli, bir kurumun yapabileceği bir işi başarmış. Yirmi beş bin kitap ve belgeliğinden dolayı ben de Sayın Pulathaneli’yi kutluyorum.” dedi.
Sonra gazetecilikte geçen kırk yılın birikimiyle Trabzon’a, kültür ve sanata önemli katkılarda bulunmuş Şevket Çulha söz alarak yaşından beklenmeyen yetkinlikle Türkçeyi kullanmada – günümüzün yaşı genç, kafası yaşlı kişilerine karşın – gösterdiği ustalıkla bizleri sevindirdi.
En son sözü Rasim Şimşek aldı. O da konferansın genel değerlendirmesini yaparak Osman Bolulu’nun “anlamsal” anlatıma verdiği önemi dile getirdi. Rasim Şimşek’in değerlendirmesinde kullandığı Türkçe duyulmaya, salondaki izleyicilerde yarattığı coşku görülmeye değerdi.
Akşam yemeğinde buluşmak üzere ayrıldık Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nden.
15 MAYIS 2013’E DÜŞEN NOT
Düne yolculuk yaparken özlemler çoğaldı yine.Gecikmiş Yazı’da geçen dostlardan bir bir aramızdan ayrılanlar Şevket Çulha, Gündoğdu Sanımer, Arslan Pulathaneli, Rasim Şimşek, Ömer Güner ne çok seviyormuşum sizleri.Osman Bolulu, Ahmet Özer iyiki varsınız.Uzakta olsanız da gönlümdesiniz.Oysa uzakta sayılmaz Ankara, İstanbul’a.Uçakla kaç dakikalık ki! Mustafa Reşat Sümerkan, Sabahları Seviyorum adlı ilk öykü kitabımın kapağını tasarlamıştı.Türkçeyi pek güzel anlatan, kavratan Öğretmen Emin Özterzi Trabzon’dasınız değil mi? Size, Trabzon’a özlem çoğaldı taştı kabından…
Geçmişteki Trabzon ve orada yaşadıklarım yüreğime düştü yine! Görmek, özlemlerimi gidermek, şöyle Trabzon Lisesi salonlarına bir kez daha girmeyi pek çok istiyorum.Türkçeyi o salonlarda öğrencilerime yeniden bir daha anlatmak istiyorum!..
18 OCAK 2017'YE DÜŞEN NOT:
Bugün 18 Ocak 2017, dostum, ağabeyim, öğretmenim, canım Osman Bolulu telefonda uzun uzun konuşuyoruz.
Dünde kalan gecikmiş yazıdan, "Seviyor muyuz ne birbirimizi! Türkçe üzerine söz açılınca 63’lük delikanlının sözü daha bir güzel oluyor; konuşmaktan, tartışmaktan yorulmuyor." alıntısıyla sürdürüyorum.O'nun sitesinde yayınlamak üzere www osmanbolulu.com.tr diye tıklıyorum.
Osman Bolulu ve sevgili eşi Nermin Hanım Oran Sitesi'nde konuk etmişlerdi beni. Yıl 1993'tü. Trabzon'da başlayan dostluk sürmüştü, sürüyor.
Osman Bolulu sana en güzel öğretmenlik yakışır inandığından yılmadın, dönmedin hiç! Selam size, sizin kuşağa! Siz, babam ayrı ayrı Köy Enstitüsü'nde yurtsever, ulussever, Atatürkçü olarak geleceğe soyundunuz.Yılmadınız, dönmediniz bilim ve sanata olan aşkınızdan.
Sağlıklı yaşam diliyorum sevgili öğretmenim, hoşça kalınız!
blog.milliyet.com.tr; facebook
15.05.2013
( Eğitim Sanat, Haziran 1993, sayı. 2 , s . 12 , Trabzon)
Yorumlar (0 )