BİR GÜLÜN AYDINLIĞINDA ALTMIŞ YIL (YALNIZ SEN)

BİR GÜLÜN AYDINLIĞINDA ALTMIŞ YIL (YALNIZ SEN)

.Türk Dili Dergisi web sitesinin 2012 Eylül Ekim sayısından alıntı. Hasan Akarsu'nun hazırladığı, Yapıtlar - Yazarlar bölümünden:
OSMAN BOLULU'NUN İKİ YAPITI ÜZERİNE (1), (2).
Köy Enstitülü eğitimci, yazar, ozan Osman Bolulu, 1929 Amasya-Taşova-Akınoğlu Beldesi doğumlu olup onlarca yapıtı vardır. Şiirleriyle, denemeleriyle, anılarıyla yazınımızda önemli izler bırakmıştır. "Bir Gülün Aydınlığında" (1) adlı yapıtında, 10.01.2010'da yitirdiği altmış yıllık eşi, eğitimci Nermin (Pişkin) Bolulu'yla birlikte yaşadıklarını, eğitimci gözüyle yansıtıyor. Yapıtın öznesi Nermin Pişkin'dir. Ona borcunu ödemek için bu yapıtı hazırladığını belirtiyor. Ölümünden bir gün önce bu yapıtın kapağını, sayrı eşine göstermenin mutluluğunu yansıtıyor. Anılarını, Nermin Hanım için yazdığı şiirlerini özyaşamöyküsü tadında okuyoruz.
Osman Bolulu, "bir kuşluk vakti tütün tarlasında doğmuş" bir çocuk olarak annesi Hatice Hanım'a, babası İmam İsmail Hoca'ya sonsuza değin saygı gösteren, onların hakkını veren bir insan olarak duruyor gözümüz önünde. Annesi, "Bir sevecenlik bohçası, topraktan öğrenen köylü bilgesi, hamarat Anadolu kadını", eşi Nermin Hanım, Cumhuriyet öğretmenidir. Nermin Hanım'la, Halkevi Biçki Dikiş Kursu'nun yılsonu sergisinde tanışır. "Gönlünü güllendirecek rastlantı" olarak değerlendirir o tanışmayı, sevdalanır. Nermin Hanım'ı görebilmek için Yerkozlu Köyü'nden Taşova'ya on yedi km'lik yolu yaya gidip gelir. Cahit Külebi gibi seslenir ilk şiirlerinde: "...Aşk ne denli acı/ Sen de anladın mı kavak ağacı" (s.22). O sevdayla Nermin'i görmek için Taşova Köprüsü üzerinde gezinirken "Düşlerinin sevgilisine" sunduğu kırmızı gülün etkisini bekler, "yatağını bulamamış bir su" gibi akmaktadır. Nermin Hanım'la tanışması için yardımcı olan Ferit öğretmeni unutamaz. Nermin Hanım Niksar'a atanmıştır, onu görmeye gider. O buluşmaları "gözlerimizle öpüşürdük" diye anlatır. Bolulu, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü kazanır (1951). Niksar'daki sevgilisine mektuplar yazar. Okulda kendisine takılan kızlara yüz vermez. 09 Ağustos 1952'de nişanlanıp 17 Eylül 1952'de Turhal'da nikâhları kıyılır, düğün de yaparlar. Bolulu, Nermin Hanım sayrılandığında bunalım geçirir, yardımına koşar. 11 Mayıs 1953'te ilk çocukları Asuman doğar: "İlk çocuk, dünyaya aslan pençesiyle sarılmak; Dünya dümdüz oluyor..." (s.72). Nermin Hanım'a ölecek hasta gözüyle bakarlar; Bolulu, onu yaşama kazandırır. Atamaları ayrı yerlere yapılır, sıkıntı çekerler. "Sen yalnızlığımın çiçeğisin" diyerek seslenir eşine. Tokat-Reşadiye'de çalıştıkları yılların anıları, eğitimcilere ışık tutacak niteliktedir. Köyden okula yaya gidip gelen üç öğrencinin sınava yetişmesi için denetmenlerin yanında sınavı geciktirir ve o üç gencin meslek sahibi olmalarına katkıda bulunur: "Bana verilen idari cezalar, belgeliklerin tozuna gömülmüş, çürümüştür. Ama öğrencilerimiz yaşıyor, kimi
de çocuğuna anlatmıştır bizi..." (s.86). Amasya-Taşova Ortaokulu'ndaki başarılı çalışmaları da unutulmaz. "Okula yeni bir hava getirmek" için okul duvarını onarır, tiyatro oyunları hazırlatır öğrencilerine, kitaplık kurar, köyden gelen öğrenciler için pansiyon açar. Siyasetçilerin baskısını yaş
arken, hakkını veren, koruyan valilere tanık olur. Bu hizmetlerinde en büyük payın, "İpekten ince, gülden nazik" Nermin Hanım'da olduğunu vurgular. Bolulu, yedek subayken de aynı direngenliğini, dik duruşunu sergiler. İkinci kızı Yaseminin doğumundan sonra, 07 Ekim 1960'ta, 27 Mayıs Devrimi'yle üçüncü kızları Ayşegül Hürriyet doğar. Doğmadan adını Hürriyet koymuştur Bolulu. Devrim sevincini yaşarlar. Askerlik sonrası Suluova Ortaokul Müdürlüğüne atanırlar, Nermin Hanım'la birlikte çalışır, çevreye örnek olurlar, sevilirler, sayılırlar. Bolulu, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsünü de bitirir. Açığa alındıklarında geçim sıkıntısı çekerler. Nermin Hanım, sıkıntılardan yüksünmez, destek olur Bolulu'ya. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in özel ilgisiyle yeniden göreve atanırlar.
Osman Bolulu, eşi Nermin Hanım'ın direngenliğini, aşklarını yüceltir: "...Aşkı bir ibadete, eşsiz bir sanata dönüştürenler; birbirlerini yeniden eğitirler, insanlaştırırlar..." (s.155). "Kavgamın slogansız ustası" dediği eşi Nermin Hanım'ı yitirdiği gün, gömütlüğe gelenlere sunduğu "Bir Gülün Aydınlığında" yapıtı, Nermin Hanım'ın aydınlığıdır. Onu ölümsüz dizeleriyle de yaşatmaktadır: "Anamdan bacımdan üste : dostum/ Yiğit diye beni el içine salan/ Kavgamın slogansız ustası/Ayrıntıları aşmış gerçek insan/ : Güzelliğin hası/ Sevgilerin omcası".

Osman Bolulu, öbür yapıtı "Köy Enstitülülerden Biri"nde (2) çocukluğunu, Köy Enstitüsü yıllarını, öğretmenlik anılarını, savaşımlarını anlatır. Okuma tutkusuyla dolu bir öğrenci olarak medreseli babasıyla eşek üstünde gider Akpınar Köy Enstitüsü'ne. Köy Enstitülü olma savaşımında, imeceli çalışmaları anlatırken de direngenliğini gösterir. Okuldaki özgür düşünce ortamından yararlanır, doğru bildiklerini, yapılan haksızlıkları söylemekten çekinmez, başı beladan kurtulmaz. Bu tutumuyla Türkçe Öğretmeni Sabahat Kartekin'e sevdirir kendini. Kır gezintilerini, kır okumalarını sever. "Kişisel yarar gözetmeksizin başkasına yararlı olmak" ülküsüyle yetişir. Kitaplık görevlisi olarak kalır ve çok kitap okur. Öğle yemeğini satarak kitap edinir. Üçüncü sınıftayken imeceli çalışmalar için Erzurum Pulur Köy Enstitüsüne giderler. Bolulu, sanat ve bilim adamı olma yolunda, insanlaşmasında, Sabahat Öğretmenin yönlendirmesinden ve koruyuculuğundan övgüyle söz eder.

Yorumlar (0 )