TÜRKÇEDE EKLERİN ÖNEMİ VE -DEN EKİ

TÜRKÇEDE EKLERİN ÖNEMİ VE -DEN EKİ

 TÜRKÇEDE EKLERİN ÖNEMİ VE -DEN EKİ

 EKLERİN ÖNEMİ:

Ek; ya sözcüğün tümceye uygun biçimlenmesini sağlayarak görevini belirler ya da tabanlardan, kökteki anlamı

 

yansıtıcı' nitelikte yeni sözcük türetmeye yarar. Kimi durumlarda "iyelik, kişi, zaman" gibi anlamlar yaratır;

 

eylemin gerçekleşmesiyle İlgili özellikleri belirtir. Ek'in tek başına (sözcüğe eklenmedikçe) anlamı yoktur. Bundan

 

ötü­rü de ekler üzerinde gerektiği ölçüde durulmadığı, eklerle ilgili adlandırmaların tam ola­rak yapılmadığı

 

 

Ekler, sözcüğün tümceye uyumunu sağlama, görevini belirleme ve yeni sözcük türetmenin çok Ötesinde

 

birjfeqere sahpflr. Bir bina yaptığınızı düşünün: Temel mad­de olarak taş, tuğla, briket, demir, ağaç vb. maddeler

 

kullanacaksınız. Sadece bunları yan yana getirerek binayı kuramazsınız. İlintileri sağlamak için -önemli

 

görülmeyen-ara maddeler kullanmak zorundasınız. Sesleri birleştirerek hece, sözcük; sözcükleri anlamlı biçimde

 

dizerek cümle; cümleleri mantığa uygun biçimde yan yan yana getire­rek paragraf; paragrafları belli bir görüş

 

örgüsü içinde toplayarak yazı (kompozisyon) kurulur. Bu işin sonuçlandırılmasında eklerin önemli bir işlevi

 

bulunduğunu göstermek için bir örnek verelim:

 

BOYA sözcüğünün anlamı şudur: 1. Renk vermek, dış etkilerden korumak için eşyanın üzerine sürülen ya da

 

içine katılan madde. 2. Renk. 3. (Halk ağzında) Aldatıcı görünüş. Bu anlamlarıyla boya bir addır. Bir adla bir

 

(ya da birkaç) kavramı karşılayabi­liriz. Yanıt tümcesi dışında yargı ifade edemeyiz. İlk bakışta, tek sözcüğün

 

değişik tür­lere girmesinden, hele görevinden söz etmeye olanak yok gibi görünüyor. Ancak

ekle­rin gerçek

 

 

İşlevini vurgulamak İçin, bu sözcüğe kimi ekleri getirelim:

 

Boya-lar, b0ya-lar; boya-lı-y-ı, boya-sız-ı boya-lar.

 

Anlamı: Gördüğünüz boyalar, boyalı olanı da boyasız olanı da boyalı duruma dö­nüştürmeye yeterlidir.

 

Yapılan işlem nedir? Boya sözcüğüne; 1. -ler çoğul takısı, 2. -Iı ve -sız sıfat yapma eki, 3. adı yüklemleştiren -

 

ler eki getirilmiştir.

 

Sonuçta: Tek başına yargı belirtme gücü bulunmadığını sandığımız bir sözükle tümce kurulmuştur. Sözcük,

 

kavramı belirler durumdan yargı ifade eder düzeye yük­selmiştir. Bunu sağlayan eklerdir.

 

Öte yandan sözcükte değişmeler olmuştur:

+ Boya adından boyalı, boyasız sıfatları türemiştir. (Tür değiştirme)

+ Boya sözcüğü ilkin -ler çoğul takısını almıştır. (Birden çok kavramı karşıla­ma)

+ Aynı takı (-ler) sondaki boya sözcüğüne eklenince, onu eylem gücüne kavuştu­rup yüklem yapmıştır. (Tür

 

değiştirme ve görev) Demek ki, ek sözcüğün türünü değişti­recek güce sahiptir.

 

Tek başına sözcüğün (boyanın) görevinden söz edilemezken sözcüğe ekler getirilince sözcüğün görevi doğmuştu

 

ve görevi çeşitlenmiştir:

 


     + Boyalar, boyalar
                                     : ÖZNE

 

+ Boyalıyı, boyasızı                                    :NESNE

                                                                   

 

 

+ Boyalar                                                  : YÜKLEM

 

Türkçenİn sözcük gömüsünün anlam boyutlarını genişletip renklendirmede; tüm­ce yapısı, söyleyiş biçimi,

 

anlam aktarması ölçüsünde eklerin de önemli bir yeri vardır.

Bunu örneklendirmek için, aşağıda -den ekinin dilimizdeki işlevini, çeşitlenişini, yarattı­ğı anlam değişikliklerini

incelemeye çalışacağız -DEN EKİ:

Dilbilgisi kitapları, -den ekinin hal eklerinden olduğunu yazar. Kimileri de bunu Türkçeleştirİp "durum eki"

 

derler. Hal, durum; ne derlerse desinler, ekin neye yaradı­ğını, işlevlerinin neler olduğunu anlatmadıktan sonra,

 

böylesi bir açıklama, ekin dilsel boyutlarını belirtmeye yeterli değildir. Giderek kimi dilbilgisi yazarlarının -den

 

ekinin "çıkma, ayrılma, kopuş, kaynak" bildirdiğine değinmeleri de, bu konudaki eksikliği tamamlayamıyor.

 

I- Ek Çeşidi Olarak:

1. Çekim ekidir: Sözcüğün anlamını değiştirmez; tümceye uyumunu sağlar, görevini belirler:

 

Dağ-dan sel geliyor. (Ayrılış) (Dolaylı tümleç)

Elma dal-dan düştü. (Kopuş) {Dolaylı tümleç)

Banka-dan para aldım. (Kaynak) (Dolaylı tümleç)

Durma-dan konuşuyor. (Oluş biçimi) (Belirteç tümleci)

Gerçek-ten güzel sözler söyledi. (Pekiştirme)

2. Yapım ekidir: Sözcüğün anlamını değiştirerek yeni sözcük türetmeye yarar:

 

. Sıra-dan bir roman, beğenmedim. Orada uzak-tan akrabalarım var. "Gün akşam oldu. /

 

Can-dan bir dost bulamadım.


Bu örneklerdeki-den eki almış sözcükler, kendilerinden sonra gelen adların (roman, akraba, dost) nasılına  

 

yanıt veriyor, adla ilgili niteleme yapıyor, sıfat türünde söz­cük türetmeye yarıyor. Bu ekleri:

 

"Sıra-dan kitabımı aldım.

 

 

Uzak-tan sesler geliyor.

Can'dan öğrendim bu olayı." cümlelerindeki gibi kullanırsak nereden, kimden sorularına yanıt vererek dolaylı

 

tümleç kurmaya yarar ve çekim ekidir.

 

II-   Sözdizimindeki Görevleri:

 

1. Eklendiği ad soylu sözcükleri, kendisinden sonraki adını niteleyicisi durumuna

 


getirerek
sıfat tamlaması kurmaya yarar:

 

Yalan-dan bir kavga. (Nasıl kavga?) Saz-dan saman-dan bir ev. (Nasıl bîr ev?)

 

Can-dan bir dost. (Nasıl bir dost?)

Sözcüğün anlamında ve türünde değişiklik yaptığı için "yapım eki" sayılır.

 

2. Sıfat tamlamalarının önüne koşulan ad soylu sözcüklere eklenen -den eki, tanılanmış sıfat öbekleri

kurmaya yarar:

At-tan büyük deve

Anan-dan büyük kadın

Mİnare-den uzun kayak

Bu örneklerdeki -den eki, yapım ekidir. Çünkü:

At-tan düştü. (Neyden? DT.)

 Minare-den indi. (Nereden DT.) gibi kullanılsaydı, dolaylı tümleç kuran çekim eki olurdu.

 

3. "-ler" takısı almış ad soylu sözcüklere eklenerek ad tamlaması" kurulmasına


yarar:

Çocuklar-dan büyüğü annesinde katdı. (Çocukların büyüğü) Bu biçim kullanılışta

tamlayan

 

 

takısı -In'in görevini üstlenir.

 

4. Eylemle İlgili belirtme yapan sözcüklerden Önceki ad soylu sözcüklere eklenen


-den eki, belirteçleri (zarfları) ve sıfatları güçlendirerek pekiştirme yapar:

Gerçek-ten güzel bir şiir okudu. (Burada sıfatı güçlendirme: Belirteç)

Gerçek-ten doğru söylüyor. (Belirteci güçlendiren belirteç)

Örneklerdeki -den eki, sılatın ve belirtecin anlamını güçlendiren belirteçtir.

5. Tümcede nereden, kimden, neyden sorularına yanıt olan -den eki almış söz-


cük, dolaylı tümleçtir, (-den eki dolaylı tümleç kurmaya yarar)

 

Taşova-dan geldik. (Nereden? DT.) Babam-dan para aldım. (Kimden DT.)

 

' Cüzdan-dan para çıkardı. (Neyden? DT.)

 

6. Zaman anlamlı ve eylem soyundan sözcüklere getirilen -den eki, belirteç tümleci kurmaya yarar.

 

Akşam-dan uyudu. (Zaman kavramlı sözbüğe eklenmiş. Ne zaman sorusuna ya­nıt.)

 

Annesine sorma-dan hiçbir iş yapamaz. (Adeyleme eklenmiş. Nasıl sorusuna ya­nıt.)

 

Bıkma-dan usanma-dan çalışıyor, (adeyleme eklenmiş. Nasıl sorusuna yanıt. Oluş biçimi.) UYARI:

 

 


eyle m'in nasıl'ına yanıt verirse durum belirteci olur:

Güzel                işler yaptınız.

Sıfat m--------- Nasıl?

Güzel                çalıştınız.

Belirteç ■*----- Nasıl?

b) -den eki almış sözcüklerin hangi öğe olduğunu saptarken, onları öbekleştikleri


diğer sözcüklerden ayıramayız. O öbeği, tümden bir öğe olarak kabul ederiz:

 

Sabah olma-dan   yola çıkacağız. Belirteç tümleci     Ne zaman?

7. -den eki almış sözcüklerle neden-sonuç tümcesi kurulur:

Acısın-dan yürüyemiyor. (Acısı nedeniyle) (İyelik ekli ad soylu sözcüğe eklen­miş)

Yorulduğun-dan yürüyemiyor. (Yorgunluk nedeniyle) (Eyleme eklenmiş.) -den eki;

Göz-den düşmek At-tan İnip eşeğe binmek

 

9. -den eki almış sözcükler İlgeçlere bağlanabilir:

 


Dün
-den
beri buralarda görünmedi.

 

Burada "dünden beri" sözcükleri bir öbek kuruyor, ne zaman sorusuna yanıt vere­rek "belirteç tümleci"

görevini yapıyor.

10.  -den eki, karşılaştırmalı anlatım kurmaya yarar:

 

 


Kar
-dan beyaz... (Karşılaştırma ve dolayısıyla üstünlük)


Çalışması sen
-den, parası ben-den. (Karşılaştırmayla birlikte ortaklık)

 

III- "-den" Almış Sözcüklerin Yanıtladığı Sorular:

1. Nereden:

Tarla-dan geliyorum. (YER kavramı. DT.)

 

2. Kimden:

 

Babam-dan öğrendim. (Kişiyle ilgili YER kavramı. DT.)

3. Neyden:

Sandık-tan elbiseleri çıkardı,. (Eşya ile ilgili YER kavramı. DT.) Üzüntü-den kurtulamadı. (Soyut

 

kavramla İlgili DT.)

 

4. Nasıl:

Yorulma-dan çalışıyor. (Oluş biçimi. BT.)

5. Ne zaman:

 

Hana varma-dan yağmur dindi. (ZAMAN kavramı. BT.) Akşam olma-dan gel! (Zaman kavramı, BT.)

6. Niçin, neden:

Korktuğun-dan sokağa çıkamıyor. (Neden-sonuç ilişkisi) (Korkusu nedeniyle) Üşüdüğün-den titriyor. (Neden-

 

sonuç ilişkisi) (Üşüdüğü için.)

 

7. Neyden yapılmış:

Ağaç-tan bir masa vardı önünde. (Ağaç-tan yapılmış.) (Ad'ın nasıl'ına yanıt.)

IV-  "-den" Ekinin Yerine Geçtiği Sözcükler:


İçin:

Parası kalmadığın-dan İşi bitiremedi, (Neden-sonuç ilişkisi)

2. Kadar:

 

Bana göre şiir-den etkili sanat olamaz. (Derecesinde)

3. Nedeni ile:

Havalar kötü gittigin-den iyi ürün alamadık. (Neden-sonuç ilişkisi)

 

4.  Üstünden: At-tan düştü.

5.  İçinden:

Kuzuları bahçe-den çıkarın!

 

6. Yönünden:

 

Rüzgâr kuzey-den geliyor.

7. Benzeri (gibi):

Su-dan işlerle uğraşıp duruyor.

 

8.

Hakkında:

 

 

Arkadaşım-dan söz etmeyiniz!

 

V- Yerine Geçtiği Ekler (ve bazı Sözcükler):


1. ...-den
dolayı, -den ötürü:

Gidecek yeri olmadığın-dan şaşırıp kalmıştı. (Neden-sonuç ilişkisi) Parası çıkışmadığın-dan İstediğini

 

alamamıştı. (Neden-sonuç ilişkisi)

2. ...-den yapılmış:

Üzerinde ipek-ten bir elbise vardı. (Aynı zamanda -lı sıfat ekinin anlamı var.) Altın-dan bir saat hediye ettiler.

(Madenine altın karıştırılmış.) Ağaç-tan masa, pek hoşuna gitmiyordu. (Ağaçtan yapılmış.)

3. ...-ın içinden:

Resimdekiler-den hangisi ona benziyor? (Resimdekilerin içinden)

Gelenler-den biri kardeşimdir. (Gelenlerin İçinden.)

Burada -den eki, aynı zamanda tamlayan eki -in' İn görevini yapmaktadır.

4. -diği için:

Babasına darıldığın-dan evi terketti. (Darıldığı için.) {Neden-sonuç ilişkisi) Sıkıldığın-dan düşündüklerini

 

anlatamadı. (Sıkıldığı İçin.) (Neden-sonuç ilişki­si)

 

Etiketler:

Yorumlar (0 )