POLİTİKA TİRYAKİSİ

POLİTİKA TİRYAKİSİ

 

 


POLİTİKA TİRYAKİSİ

Tiryakilik; afyon, tütün, çay, kahve gibi keyif veren madde tutkunluğudur. Alışkanlığından kurtulamayanlaradır zararı. Eroin, kokain vb.lerini kullananların zararı, kendilerinedir.

Her nasılsa, politikaya fırlamış kimilerinin politika tiryakiliği öyle mi ya?

Demokrasiyi, yalnız göstermelik seçim oyunu sayan ülkelerde, seçim ulusal istenci yansıtmaz. Temsilde adalet aranmaz da, ele geçirilen iktidarı, ne pahasına olursa olsun tekelinde tutmak, kararlılık sayılır. Kim için kararlılık? İktidarı tekelinde tutma tutkusuna takılmış siyasal tiryakiler için!

Halkın duygularını kamçılayarak, gerçek dışı söylevlerle oy avcılığı yapılır: Yalandan dolandan sakınılmaz, siyasal etik önemsenmez. Seçim yasası, belli siyasal çıkara göre ayarlanır, karanlık güçlerden destek alan politika tiryakileri türer. Politika, içteki-dıştaki egemenlere bağımlılığa dönüşür. Bir kez seçilen, yerini korumak için, etik dışı, her türlü oyuna başvurur: Ulusa hizmet, yörüngesinden yozur, çıkar çevrelerinin buyruğuna girer, ulus yararının yerini siyasal çıkar alır. Politikacı, kendisini vazgeçilmez sanır. Büyüklük tutkusundan kurtulamaz. Onların getirdiği yıkım, kendilerini aşar, ulusun yıkımı olur. Ulusların baş belâsıdır politika tiryakisi. Tarihe, dünyaya bakarsanız, ulusların çöküntüsünde, politika tiryakilerinin ayak izi, ahlâk cambazlığı vardır.

Politikayı yoksamak mı istiyorum? Hayır! Politika; zaman ve mekân içinde evrensellik, süreklilik göstererek devlet işlerini yürütmek; ulusun, kendi esenliğini sağlamak için örgenleştirdiği düzeni, adaletle işleterek, insanını mutlu kılmak için siyasal iktidar savaşımıdır. Ancak bu savaşım, hukukun kurallarıyla sürer, genel/ortak yararda uzlaşır. Siyasal erk; ulusal, evrensel insanlık değerlerine uygun yasalarıyla, yönetilenlerden kabul alır. Ulus adına kuşanılmış politik erk; kendisini aşamamış politika tiryakilerinin iyeliğine geçirilmez, küçük adamları, büyüklük, tek’lik saplantısına bukağılamaz.

Politika, uygulandığı toplumun tümünü -hangi anlayış ve düşünüşte olurlarsa olsunlar- gözönüne alan bir anlayışın üstüne kurulursa insancıl bir sanattır.

Geçmişte ve şimdi bu anlayışta mı kimi politika/politikacı? Yoksa biz, özel hırslarını koşturan politikacıların terkisinde açmazlara, çekincelere (tehlikelere) mi sürükleniyoruz? Demokratik kazanımlarımızı tükete tükete, yıkımın eşiğine mi vardık? Bunlara benzer soruların yanıtları bulunamıyor, çözümü yapılamıyorsa, kuşku, korku yurttaşı aşar, toplumu/ulusu ürküye düşürür. Ulusal dokunun sayrılaşıp çözüleceği korkusunu yaşamaya başlarsınız.

Kendisini aşamayan politikacının yönetimine düşen ülkede, ulusal bütünlük kağşar, çözülme başlar. Politika tiryakileri, Makyavel’i aratır: Makyavel, politikada ereğe varmak için, her türlü aracı kullanmayı, devletin devamlılığı için ileri sürmüştü. Günümüzden bakarsak Makyavel’in görüşü siyasal ahlâksızlık. Günümüzün politikacılarından, Makyavel’i sollayanları, mafyayla politikayı, tecimsel ortaklığa dönüştürenleri, yerini, çıkarını korumak için mafyayla bütünleşmekten, rüşvetten, hortumlamaktan çekinmeyenleri; dün-yayı güdümüne alan para imparatorluğu ile elleşip, onların arkasından yelyepelek koştururlar.

Para imparatorluğu kirli çıkarının kıskacına kıstırmış dünyayı, halkı; güdeceği sürü, çıkar kaynağı sayar. Sonra ulusal istenç (irade) diye, ağzını köpürte köpürte söylev çekerek kamuyu aldatmak için, her türlü oyuna başvurur.

Kendisini aşamayan politikacı, yabanıl yaratıktan daha büyük belâdır. Çünkü yabanıl yaratık, ancak gereksinimleri ve savunma için başka bir yaratığa saldırır. Öylesi politikacı, bırakın çıkarlarının önünü kesmeyi, yüzlerindeki kiri gösterenleri, amansız düşman sayar, yok etmeye çalışır.

Politikacının tutkusunu, bir yere kadar hoş karşılayabiliriz. Ancak tutku, kör hırsa dönüşmüşse, onun ufalamayacağı değer yoktur. O biçim politikacı mıdır kıstağında debelenen, yoksa kıstağın karanlığına itelenen kamu mu? Yurttaş, birey olarak sorumluluğumuzun bilincinde miyiz?

 

 

 

 

 

 

 

Etiketler:

Yorumlar (0 )